9 Haziran 2020 Salı

Doç.Dr.Muzaffer Şahin ile 'Ajans Haberciliği' Söyleşisi

Üsküdar Üniversitesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan tarafından ile çevrim içi söyleşi gerçekleştirildi ve ajans haberciliği konusu hakkında konuşuldu.





Muzaffer Şahin:  “Ajans haberciliğinin de kendine göre zorlukları var”

Ajans gazeteciliğindeki donanımlı muhabirlerdeki bu donanımdan kasıt hem haber yazmayı iyi bilecek hem de tekniği iyi bilicek ajans haberciliğinin diğer gazete mecralarına göre daha zor olduğu söylenebilir. Çünkü belli bir zaman dilimine kadar vakit yok her an tetikte olunması gerekiyor bu durumda diğerlerinden daha zor kılıyor. Ajans haberciliğnin gelişmesi sürecinde alan farklılıkları oluşmuş sadece spor haberleri sadece ekonomi siyasi haber yapanlar gibi. Türkiye'de İhlas haber ajansı, Anadolu haber ajansı ve olanlar ortalama günde 2500-3000 civarı haber sunuyor bir de Dünya'daki haber ajanslarının Türkiyeye sundukları haberlerle beraber bu sayı daha da artıyor. Anadolu Ajansı, Atatürk'ün de sözüyle bağdaşır şekilde kurulmuştur bir nebze de propaganda amacıyla kurulmuştur ki anadolu ajansından önce de kurulmuş ajanslar vardır. Kurucuları Yunus Nadir ve Halide Edip adıvardır. Anadolu Ajansı kurulduktan sonra milli haber yapımına önem veren Atatürk ilk bir hafta boyunca tüm haberleri tek tek inceliyor adeta editörlük yapıyor. Özel ajansların kurulmasının tek nedeni, bunların gelir elde etmesi para kazancı bazıları ise gazetelerin yan kuruluşları olarak kurulmuştur. Örnek olarak Hürriyet haber ajansı sayılabilir bunun sebebi ise Hürriyet grubunun bazı haberlere yetişememesinden kaynaklıdır ve 1970li yıllara kadar bu haberler sadece Hürriyet grubunda kalmış ve dışarıyla paylaşılmamıştır. Ne kadar çok ulusal haber ajansı varsa okadar iyi çünkü rekabet en üst seviyede kalıyor birisi yanlış haber yaptığında öbürü hemen doğrusunu buluyor buda ciddi efor ve hata yapmama dikkatliliği sunuyor.Haberlerin oluşumları iki kulvardadır güncel  rutin diğerlerleri ise muhabirlerin özel çabalarıyla gerçekleştirdiği haberlerdir bunlarda hafta sonu daha çok özel hafta içi de güncel rutin haberlerdir editörde bunları ona göre dağıtır.

Orhan Şener ile 'Dijitale Geçiş' Söyleşisi

Üsküdar Üniversitesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan tarafından TGS Akademi yöneticisi Orhan Şener ile çevrim içi söyleşi gerçekleştirildi ve  gazeteciliğin dijitale geçişi hakkında konuşuldu.




Orhan Şener: “Türkiye tam olarak dijitale geçemiş durumda”

Gazetecilikte diğital dönüşüm aslında 96-2000 arası ilk defa başladığı söylenebilir ki şu zamanlarda günümüzdeki nesil kağıt gazeteyi hiç bilmiyor özellikle twiter burda başı çekiyor 2010lu yıllara kadar her ne  kadar basılı gazete dijital gazetenin önünde olsada 2010'dan sonra  net bir şekilde dijital gazete daha popüler ve geçti basılı gazeteyi bununla birlikte yazılı gazete belli bir ücretle  satılırken dijital gazete platformları daha çok kullanıcıları tarafından bağışlarla varlığını sürdürüp kendilerini geliştiriyor özellikle İngiliz The Guardian bunun en iyi örneği olarak verilebilir. Gazetecilikteki farklı ve iyi gazeteci olabilmekteki en büyük etken içerik üretebilmek çünkü günümüzde yayınlanan haberlerin çoğu birbirlerinden alıntı ve özgün değil bunun sebebi de gazetecilerin yeterince şüphe etmemesi ki gazetecilik mesleğinin farkı normal insanlardan şüphe ve merak olmalı zaten. Günümüzde dijital gazetecilik kullanımı basılı gazetecilikten çok daha yaygın olsada ülkemizde yasal değil yani resmi olarak onları gazeteci kabul etmiyorlar hatta çalışanları basın kartı bile verilmiyor.

Ümit Alan ile 'Gazeteclilkte Hakikat' Söyleşisi

Üsküdar Üniversitesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan tarafından Gazeteci Ümit Alan ile çevrim içi söyleşi gerçekleştirildi ve  gazetecilikte hakikat konusu hakkında konuşuldu.






Ümit Alan: “Türkiye'deki gazetecilik konusu farklı gelişmişti”

Gazetecilik, Avrupa'da başlamış ancak Amerika'da zirveye ulaşmıştır.Ceride-i havadis( ilk özel gazete) bir İngiliz İstanbul'da avlanıyor ve bir Türk çocuğunu yaralıyor ancak kapitülasyonlar olduğu için İngiltere direkt Osmanlı Devleti'nin üzerine çöküyor ve  Churcill gelmek için zeytinyağı ihraç için belgesi alıyor ve özel gazete izini alıyor ilk özel gazetemiz de bu şekilde çıkmış oluyor.

Ümit Alan: “Virüs hakkında uzman olmayanlar farklı tavsiyeler verdi”

Türkiye ne kadar demokrasi konusunda sorunlar yaşarsa gazetecilikte aynı doğrultuda sorunlar yaşıyor.Korona virüs salgınıyla ilgili gazeteçilik dolayısıyla da medya daha önceden uyarılabilirdi sonuç olarak korona virüs Türkiye'ye bir günde gelmedi ve net bir sekilde yanlış bilinçlendirme ve bunda ısrar edilme durumu var suan.  Hala ipucu veren insanlar sonuc olarak koronada Çin'de yani Dünya'da ilk çıktığında paça çorbası için geçer yada bizim ülkemizde değil gibi sallamasyon yorumlar yapan uzman adı altında çok da uzman olmayanlar.Cesaret hep lazım  gazeteciliğin en önemli en odak noktası cesaret yani sizden önce de bu zorlukların olduğu gibi sizden sonrada olacağını bilmek gerekir toplumdan muhafeletten iktidardan çok fazla etkilenmemeli en doğru sekilde tarafsız ortayı odak nokta edinmek gerekir. Günümüzde reklamcılar gazeteci gazeteciler reklamcı gibi çalışıyor bunun sebebi gazeteler artık internet üzerinden olduğu için daha önceden haber formu vardı ve simdi böyle bir durum yok daha çok hikayeleşme söz konusu ve daha ileridede gazetecilik aslında reklamcılarla gazetecilerin ortak yaptığı bir meslek haline gelicek.



Esra Öz ile 'Sağlık Haberciliği' Söyleşisi

Üsküdar Üniversitesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan tarafından CNN Türk yazarı Esra Öz ile çevrim içi söyleşi gerçekleştirildi ve sağlık haberciliği hakkında konuşuldu.



Esra Öz:  “Yaptığuınız haberi teyit etmek önemli ”

Uzman gazetecileri kullanıp haber adı altında biraz kendi primlerini yapıyor her ne kadar gerçek anlamda çıkarsız koşulsuz bilgi vermek amacıyla gazetecilerle haber yapsalar da bir kısmı kendi primleri için gazetecilerle bir araya geliyor. Şuan ki korona gündeminden virüsü izole ettik gibi bir haberler çıkıyor bu farklı şekillerde basında ortaya çesitlendirilerek yansıtıldı ancak daha başında olan bir virüsü net kesin olup test edilmeden bu şekilde haberler yapmak halkın umutlarını sömürmek gibi bir şey. Evrim Ağcının kurucusu Çağrı televizyonda  Fox Tv'de korona virüsle ilgili bilgi veriyor kendisi makine mühendisliği mezunu yani bu dalda eğitim almış birisinin çok ayrı ve en önemlisi insan sağlığının konu edildiği bir noktada önemli bir olayın sırf konuşmak olsun haber adı altında prim adına yapılan bu şekildeki yalan yanlış şeyler her şeyden önce medya okuryazarlığı konusunda da çok yanlış şeyler tabi ki televizyonlardaki tartışma programlarında da çok farklı konularda eğitim almış kisiler o alanın uzman gibi tanıtılıyor ama olmaması yapılmaması gerekiyor.ilerde sağlık alanında gazetecilik yapmayı düşünenlerde gerçek anlamda haber yapacakları uzmanları iyi seçmeli hem resmi kurumlardaki bağlantılarını hemde kendileri özel olarak özel yaşantılarını araştırıp emin olup teyit ettikten sonra haberlerini yapmaları gerekiyor.

Esra Öz: “Daha önce hiç görmediğimiz bir doktor birden popüler olabiliyor”

Türk basınında bir doktorun parlatılması aslında çok kolay gerçek anlamda yazıları tutulan ve takip edilen bir gazeteci onla ilgili yada onunla yaptığı bir haberle o doktoru çok popüler bir noktaya taşıyabilir ama günümüzde özellikle televizyonlardaki doktorlar çok başarılı olduğu için değil programın parasını verdiği için yada herhangi bir ücret ödediği için davet ediliyor medyada her alanda pr yapılıyor tabi ki ancak sağlık alanında olmamalı ve sağlık alanındaki programların paralı yapılması kesinlikle yasaklanmalı özellikle böyle günlük kadın programlarındaki doktorlara kesinlikle inanılıp itaat edilmemeli maalesef iş sağlık halkın bilinçlendirilmesinden öte ticarete dönmüş durumda.

12 Nisan 2020 Pazar

'Salgın Günlerinde Gazetecilik' Söyleşisi


Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan tarafından düzenlenen çevrim içi söyleşide gazeteciliğin Korona virüsüne karşı tutumu konuşuldu.

Söyleşiye konuk olarak İletişim Fakültesi Dekanı aynı zamanda Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü Başkan Vekili olan Prof. Dr. Nazife Güngör, Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Feride Zeynep Güder ve Dr. Öğr. Üyeleri Gül Esra Atalay, Eren Ekin Ercan katıldı.



Prof. Dr. Süleyman İrvan: Korona virüsü ilk günlerinin aksine  çok ciddi sayılara ulaştı başladı. Dünyada bu gün itibariyle 428 bin vaka var. Tabi bu süreçte medyaya da çok önemli bir görev düşmekte çünkü medyanın varlık nedeni aslında toplumu olan biten hakkında tam ve doğru olarak bilgilendirme konusu bu zamanda  daha önemli hale geliyor çünkü bu tür kriz anlarında insanlar medyaya daha çok bağlanıyor, haberlere daha çok bakmaya çalışıyorlar.

Daha sonra Prof. Dr. Süleyman İrvan şu soruyu sordu: Türk medyası bu görevini yapabiliyor mu?



Dr.Öğretim Üyesi Gül Esra Atalay:Halkın yanlış bilgilendirilmesi ve paniğe kapılmasına neden oluyor tabiki bu yanlış bilgilendirme corona virüsle başlamadı daha önceden olan birşey ancak panik ve korku ortamında daha fazla yalan ve yanlış haber yapılabiliyor.Medyanında bu durumda ciddi bir etkisi oluyor çünkü teyit almadan haber yapılması sonuç olarak doğruluğunun kesin olmadığı haberlerin yapılması halkı daha da endişelendirebiliyor.Hocaların ünlü profesörlerinde demeçlerine dikkat etmesi lazım çünkü halk gerçek anlamda inanabiliyor örnek Canan Karatayın kelle paça için denize girin geçer demesi gibi.

Prof. Dr. Süleyman İrvan: Medya panik durumu tetikliyor mu ?



Dr. Öğr. Üyesi Eren Ekin Ercan:Medya panik ortamından iyi besleniyor işin aslı şu olay zaten kaygılanılıp endiselenmesi gereken bir durum yani biraz panik olması da gerekiyor gibi yani azda olsa kaygılı olunması gerekiyor gençlerin medyayı hızlı ve pratik bir şekilde kullanması sonucu evdeki olgun yaşlı bireyleri daha çok uyardığı görülüyor sanılanın aksine büyüklerin küçükleri değilde küçüklerin büyükleri bilgilendirip uyardığı görülüyor.


Prof. Dr. Nazife Güngör:Evdeki insanlar şu süreci komple evde geçirecekleri için insanların aklında sürekli corona olduğu için panikten öte duyarlı olmaları gerekiyor.Zaten çok yoğun bilgi hatta bilgi kirliliği boyutunda olması tabiki herkesin fikri,düşüncesi olsun ama dinlenilmesi gerekenler uzmanlar.Dışardaki sosyal mesafe uzaklığı biraz yanlış anlaşılmış gibi insanlar birbirlerinin gözlerine bile bakmıyor halbuki sosyal mesafeden anlaşılması gereken bu olmamalı.

Prof. Dr. Süleyman İrvan: Toplam kaç vaka olduğu ve o kişiler hakkında herhangi bir şey bilmiyoruz şeffaf bir şekilde halka bilgilendirmeler yapılmalı mı?

Prof. Dr. Nazife Güngör:Bence en önemlisi duyarlılık oluşturmalıyız.Herkes de şuan da bir panik havası var. Şeffaf bir şekilde yapılmalı veya yapılmamalı bunu bilemeyiz. Her kafadan bir ses çıkıyor. Bu tip bilgide kaynak Sağlık Bakanlığı ve çevresidir.

Dr. Öğr. Üyesi Gül Esra Atalay:Aslında ortaya çıkan güvenilmez bilgilerin saçılması en önemli neden resmi kaynakların yeterince bilgi vermiyor olması.Bu durumda insanlar bilgi yokluğunda teyit edilmemiş bilgileri haber olarak geçiyorlar. Resmi kaynakların ayrıntılı olarak  mahremiyete girmeden paylaşması gerekmekte.



Doç. Dr. Feride Zeynep Güder: Herkes hep yaşlılardan bahsediyor gibi aka burda şuna dikkat edilmesi lazım onlar internete direk ulaşamadılar ve azda olsa dursalarda bu evdeki gençlerin onları bilgilendirmesi sonucunda oldu.İnsanlara gerçekleri verseler bile algılamakta sorunlar yaşanıyor kaynak güvenilir bile olsa güvenilir kaynağa bir güvenmeme inanmama sorunu oluştu gibi.

6 Nisan 2020 Pazartesi

CORONAVİRÜS NEDİR?

                                                         

    Coronavirüsler, çoğu insanın hayatının bir anında karşılaştığı virüslerdir. İnsan corona virüsleri genellikle hafif ve orta şiddette üst solunum yolu hastalıklarına neden olur. Corona virüslerin alfa, beta, gama ve delta olarak bilinen dört alt grubu vardır. Coronavirus’lar (CoV), soğuk algınlığından Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS-CoV) ve Ağır Akut Solunum Sendromu (Severe Acute Respiratory Syndrome, SARS-CoV) gibi daha ciddi hastalıklara kadar çeşitli hastalıklara neden olabilmektedir.



Corona Virüsü Solunum Yollarını Hedef Alıyor

Corona virüsler (CoV), hafif düzeyli soğuk algınlığından şiddetli solunum sıkıntısına kadar farklı tablolara neden olan büyük bir virüs ailesidir. Yaklaşık 10 yıl sonra Coronavirus ailesinden, daha önce insan ya da hayvanlarda varlığı gösterilmemiş olan MERSCoV (Middle East Respiratory Syndrome Coronavirus) Eylül 2012’de ilk defa insanlarda Suudi Arabistan’da tanımlanmış; ancak daha sonra aslında ilk vakaların Nisan 2012’de Ürdün Zarqa’daki bir hastanede görüldüğü ortaya çıkmıştır. SARS Coronavirus’u ile uzaktan bağlantılı olmasına rağmen, yaşanmış olan SARS tecrübesinden ötürü endişe oluşturmuştur. 31 Aralık 2019’da DSÖ Çin Ülke Ofisi, Çin’in Hubei eyaletinin Vuhan şehrinde etiyolojisi bilinmeyen pnömoni vakalarını bildirmiştir. 7 Ocak 2020’de etken daha önce insanlarda tespit edilmemiş yeni bir coronavirus (2019-nCoV) olarak tanımlanmıştır. Daha sonra 2019-nCoV hastalığının adı COVID-19 (2019-nCoV Hastalığı) olarak kabul edilmiştir. Ülkemizde korona virüsü olarak da bilinmektedir.

Nasıl Bulaşır?

Yeni Coronavirusun, diğer Coronaviruslar gibi solunum salgıları ile bulaştığı düşünülmektedir. Hasta kişilerden öksürük, hapşırık, gülme, konuşma sırasında çevreye saçılan virus içeren solunum salgısı damlacıkları, sağlam kişilerin mukozalarına temas ederek bu kişilerin hastalanmasına neden olur. Hastalığın bu şekilde insandan insana bulaşması için yakın temas (1 metreden yakın) gereklidir.

Belirtileri Nelerdir ve Tanısı Nasıl Konulur?  

 Üst solunum yolu hastalıkları belirtilerinden bazıları olan burun akıntısı, öksürük, boğaz ağrısı ve ateş virüsün belirtilerindendir. Bu belirtilere ilaveten COVID-19 için, son 14 günde hastalığın görüldüğü ülkelerden(Çin, Kore gibi uzak doğu ülkeleri, İran vb) gelmiş olmak yada hasta biriyle yakın temas öyküsü olması gerekmektedir. Bu virüsler bazen zatürre gibi alt solunum yolu hastalıklarına yol açabilir. Bu durum kalp-akciğer hastalarında, bağışıklık sistemleri yetersiz kişilerde veya yaşlılarda daha sık görülür. Virüsün teşhisi için klinik belirtileri hafif olduğundan laboratuvar testleri genellikle çok sık kullanılmaz. Ancak hekim gerek gördüğünde polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ile virüsün genetik parmak izine bakılan  laboratuvar testleri kullanılabilir.     
                
Ateş, Öksürük ve Nefes darlığı Varsa Dikkat!

COVID-19’a maruziyetten semptomların başlamasına kadar olan süre (inkübasyon süresi) 2 ile 14 gündür. COVID-19 enfeksiyonu teyit edilmiş birçok insanda ateş, öksürük, nefes darlığı semptomlarıyla, ciddi akut solunum hastalığı ortaya çıkmıştır. Bazı hastalarda ishal, bulantı, kusma şeklinde sindirim sistemi bulgularının da tabloya eşlik ettiği görülmüştür.

Virüsün bulaştığı hastalarda zatürre ve böbrek yetmezliği gibi ciddi komplikasyonlar geliştiği ve bu hastaların yaklaşık %3’ünün hayatını kaybettiği görülmüştür. Ölümlerin çoğunda altta yatan başka tıbbi problemler (ileri yaş, şeker, kanser, kronik akciğer, kalp ve böbrek hastalıkları gibi) vardır. Özellikle genç erişkinlerde, semptomlar soğuk algınlığı belirtileri gibi hafiftir. Bazılarında hiç belirti yoktur ve bu hastalar genellikle iyileşirler.                                             

Özetle Hastalığın Belirtileri:
Ateş
Öksürük
Nefes darlığı
İshal(Daha az)
Bulantı ve kusmadır                                                                                                   

Nasıl Tedavi Edilir?

Corona virüs hastalığı(COVID-19) olan çoğu kişide hafif seyirli olduğundan hastalar ilaç tedavisine gerek duymadan iyileşebilir. Ancak bazı belirtileri azaltmak ve hastayı rahatlatmak için, hastaya ağrı kesici ve ateş düşürücüler, öksürük ilaçlarıyla bol sıvı desteği ve istirahat önerilir. Ek hastalığı ve durumu ağır olanların hastanede yatarak tedavileri gerekebilir.

Genel  bir bilgi edindiğimize göre soru cevap kısmına geçelim.


                                                                   KAAN KAPLAN

                 Kağıthane akşam lisesi öğrencisi 19 yaşında ayrıca tekstil sektöründe çalışıyor.

 1)Virüs hakkında neler biliyorsun?    
                                                                                       
KAAN KAPLAN:Yüksek ateş şiddetli öksürük ve nefes darlığına,kronik hastalığı ve 65 üstü yaş grubu için ölüme sebep olduğunu biliyorum.

  2)Medyanın bilgilendirilmesi yeterli mi?                                                                                         KAAN KAPLAN: Ben yeterli olduğunu düşünüyorum aksi takdirde paniğe ve korkuya yol açıp negatif sonuçlar doğuracaktır.
                                                                                            
3) Sen virüse ne tip önlemler aldın?                                                                                                 KAAN KAPLAN: Kişisel hijyen konusunda daha çok dikkat etmeye sokakta gereksiz vakit harcamamaya insanlarla mesafeli olmaya ve 65 üstü yaş grubundan uzak durmaya çalışıyorum. Maske ve eldiven kullanılmasını da gereksiz buluyorum her şeyin başı hijyen olduğunu düşünüyorum.

4)Virüs ekonominizi nasıl etkiledi?
 KAAN KAPLAN:Ekonomimizi olumsuz yolda etkiledi çalıştığım tekstil sektörü durma noktasına geldi.insanlar paranın değil sağlıklarının daha kıymetli olduklarını sonunda farkına varabildiler. Bireylerin ekonomik çöküşü her zaman olabilir ilerleyen hayatlarında bunu eski veya daha iyi hale getirebilirler ama sağlıklarını asla.
                                                               
 5)Günlük hayatımızdaki kullandığımız ürünlerin virüs sebebiyle artan fiyatlara karşı neler yapılmalı?                                                                                                                        
   KAAN KAPLAN:Önüne geçilip eski veya halkın zor günü içip düşürebilirler ama bu ürünlerin üretimi özel sektör sayıldığı için devletin hemen sözünü geçirmesini kimse beklememeli diye düşünüyorum bunu devletten değilde biraz Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarının tepki
göstererek yapılmasının daha doğru olacağını düşünüyorum.       

   6)Ülkemizin ve Dünya'daki alınan önlemleri yeterli mi ya da nasıl olmalı? 
  KAAN KAPLAN: Dünyadaki alınan önlemlerin yeterli olduğunu fakat geç kalındığını düşünüyorum pek umursamadılar sanki veya böyle olmasını istediler sonuçta bu hastalık 65 yaş üstü ve kronik hastalığı olan insanları boşuna öldürmediğini bu ölümler sonucu Avrupa'daki emekli,hasta kısaca işe yaramayan kesimi yok edip geriye işe yarayan kesimle ülkelerinin daha iyi gelişeceğini düşündüklerini savunuyorum.

Ülkemizin yaptığı önlemler olsun halkı bilinçlendirmesi gayet başarılı olduğunu düşüyorum fakat vatandaşlarımızın umursamadığı için hastalığın önüne zor geçilebileceğini  düşünüyorum sonuç olarak bir devletin gelişmesi için başındaki kişilerin değil halkın zeka seviyesinin gelişmiş olmasına bağlı olduğunu düşüyorum.
                                                                                 
 7)Sence virüs azalıp normal yaşantımıza döndüğümüz zaman bir normal yaşantımıza geri dönecek miyiz?                                                                                                                                         KAAN KAPLAN:Dünya olarak imkansız olacaktır artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz ekonomik,ruhsal ve sağlık anlamında çok çöküş yaşamış olacağız özellikle ruhsal bana göre bu hastalık yeni bir çağın yeni bir insanlık profilinin doğmasına  sebep olacaktır.                                     
                                                              İREM ÖZKAN

                   Marmara Üniversitesi halkla ilişkiler ve reklamcılık 1.sınıf öğrencisi.

1)Virüs hakkında neler biliyorsun?                                                                                                     İREM ÖZKAN: Yüksek ateş,şiddetli öksürük,nefes darlığına yol açtığını biliyorum.Gençlerin taşıyıcı olup, yaşlıları ve kronik rahatsızlığı olanları kısa sürede öldürdüğünü ve ülkeyi her anlamda zorlayan bir sorun olduğunu biliyorum.

 2 )Medyanın bilgilendirmesi yeterli mi ?                                                                                               İREM ÖZKAN: Medyanın bilgilendirmesini yeterli bulmuyorum, günün belirli saatlerinde değil de her an bilgiye ulaşabileceğimiz haber kaynakları olmalı.

3)Sen virüse ne tip önlemler aldın?                                                                                                       İREM ÖZKAN: Öncelikle evden çıkmamaya özen gösteriyorum. Eğer zorunlu durumlarda evden çıkmam gerekirse maske,kolonya ve eldiven yanımdan ayırmıyor ve insanlarla çok yakın temas  kurmamaya çalışıyorum.

4)Virüs ekonominizi nasıl etkiledi?                                                                                                    
İREM ÖZKAN: Virüs ekonomimizi hem bireysel olarak hem ülke olarak kötü etkiledi. Çünkü virüsün önüne geçebilmek için çok büyük harcamalar yapıldı

5)Günlük hayatımızdaki kullandığımız ürünlerin virüs sebebiyle artan fiyatlara karşı neler yapılmalı?
 İREM ÖZKAN: Fırsatçılara karşı konulmalıdır. Devlet tarafından o iş yerleri kapatılmalı veya para  cezası verilmelidir ancak bu şekilde önüne geçilebilir.                                                                     

6)Ülkemizin ve Dünya'daki alınan önlemleri yeterli mi ya da nasıl olmalı? 
İREM ÖZKAN: Hem ülkemizde hem de dünyadaki bazı ülkeler harici alınan önlemi yeterli     bulmuyorum. Evden çıkmamamız gerektiğini söylüyorlar fakat zor durumda olup işe gitmeleri gereken insanlar için hiçbir çözüm yapmıyorlar. Öncelikle Türkiye'de acilen sokağa çıkma yasağı        getirilmesini ve insanlara maddi açıdan yardım yapılması gerektiğini düşünüyorum.

 7)Sizce virüs azalıp normal yaşantımıza döndüğümüz zaman bir normal yaşantımıza geri dönecek miyiz?                                                                                                                                     
İREM ÖZKAN: Hemen olmasa da 2 3 ay içinde toparlanacağımızı düşünüyorum çünkü bu virüs hem sağlığımıza tehlike olduğu gibi psikolojimizi de çok yıpratan bir sorun. 


      Korona virüsle ilgili genel bilgilendirmenin ve iki röportajımızın da sonuna gelmiş  bulunmaktayız. Herkese sağlıklı ve mutlu günler diliyorum aynı zamanda(EVDE KAL) uygulamasının dışına çıkmayın.